Dürüstlük manevi bir
zorunluluktur. Manevi bir zenginliktir. Bizleri yaradana karşı sözümüzdür. Aynı
bir hazineye benzer, ortaya çıktığında tarafları da çoğalır.
Dürüst olmak demek; gerçekleri
olduğu gibi kabul etmek demektir.
Dürüst olmak demek; herkes için
aynı ilkeleri, aynı şartları geçerli kılmak demektir.
Dürüst olmak demek; her zaman, her yerde ve her şartta doğru bildiğinin yanında olmak demektir
.
Dürüst olmak demek; çıkarlarından
yoksun kalmayı göze almak demektir.
Dürüst olmak demek; kimi zaman
yalnız kalmayı göze almak demektir.
Bunlardan dolayı bedeli ağır bir
erdemdir. Bu yüzden de çok değerlidir
.
Dürüstlük çiçeği diye bir çiçek
duydunuz mu? Rivayete göre çok parlak ve canlı bir çiçektir. Dürüst olmak da
tıpkı bunun gibidir işte! Bir de hikayesi vardır:
Bir zamanlar giderek yaşlanan ve bir veliaht bırakması gereken Çinli bir hükümdar
vezirlerinden yada çocuklarından
bir veliaht seçmek yerine farklı bir yöntem uygulamaya karar verir ve
ülkesindeki bütün gençleri huzuruna çağırarak onlara şöyle seslenir:
“Artık tahttan çekilmem ve yerime
bir hükümdar seçmem gerek, bunu da sizlerin arasından seçeceğim” der. Herkes
şaşkınlıkla dinlemektedir ve hükümdar devam eder:
“Bugün her birinize çok özel tek bir tohum verilecek. O tohumu ekmenizi ve
bir yıl sonra çıkan bitkiyle geri gelmenizi istiyorum. O zaman getireceğiniz
bitkilerle ilgili hüküm verip kimin tahta geçeceğini bildireceğim”.
Saraya çağrılınların arasından Ling ismindeki gençte diğerleri gibi tohumunu
saksıya ekti ve bakımlarını yaparak beklemeye başladı. Fakat aradan üç hafta
geçmesine rağmen saksısında hiçbir değişiklik olmadığını fark etti. Diğer
yandan bütün gençler birbirlerine tohumlarının nasıl açtığını, bitkilerinin
nasıl büyüdüğünü anlatıyorlardı. Ling her defasında eve gelip kendi tohumunu
kontrol ediyor fakat hiçbir değişiklik olmadığını görüyordu.
Aradan altı ay geçmesine rağmen
Ling´ìn saksısında çiçekten eser yoktu. Herkesin kocaman çiçekleri hatta ağaç
fidanları olmuştu onunsa kocaman toprak dolu bir saksısı.
Nihayet bir yıl tamamlandı ve
herkes bitkisini alıp hükümdarın karşısına geçti. Ling boş saksıyı götürmek
istememişti fakat annesi dürüst davranması gerektiğini ve saksıyı mutlaka
götürmesi gerektiğini söyleyerek oğlunu
saraya göndermişti.
Saraya geldiğinde diğer bitkiler
karşısında haytere düştü. Hükümdarın kendisini görmemsi için en arkaya gidip
saklandı. Herkes yetiştirdiği çiçekleri büyük bir gururla hükümdara
gösteriyordu.
Hükümdar bütün çiçekleri
şaşkınlıkla inceliyordu ve elindeki boş
saksıyla en arkaya saklanmış olan Ling`i gördü. Muhafızlardan genci
getirmelerini istedi. Ling korkarak hükümdarın yanına gitti.
Hükümdar Ling´i yanına aldı ve
kalabalığa ilan etti: “yeni hükümdarınızı selamlayın”! Ling inanamıyordu
tohumundan bir tek bitki bile çıkmamışken nasıl hükümdar olmuştu.
Hükümdar konuşmasına devam etti:
“bir yıl önce hepinize tohum verdim ve yetiştirmenizi istedim. Ama size
verdiğim tohumların hepsi kaynatılmıştı ve çiçek açması mümkün değildi. Ling
hariç hepiniz karşıma çeşit çeşit çiçeklerle , bitkilerle geldiniz. Tohumun
açmadığını görünce başka bir tohumla değiştirdiniz. Sadece Ling kendisine
verdiğim tohumun saksısını bana getirme cesaretini ve dürüstlüğünü
gösterebildi.Bu yüzden yeni hükümdarınız O`dur”.
Gördüğünüz gibi dürüst olmak bize
neler sağlıyor. Hayatımızda dürüst olmak ve dürüst insanlarla karşılaşmak
dileğiyle…
Okunası bir makale.Yazarını takdir ediyorum :)
YanıtlaSilteşekkür ederim hocam çok iyi:)
Silben teşekkür ederim :) öğrenci iyi olmasa hoca iyi olmaz :)
SilAbimin tavsiyesi üzerine ziyaret ettim blogunuzu...Sık kullanılanlara ekledim bile :)
YanıtlaSilBaşarılar dilerim...
çok teşekkür ederim ilginize.
SilDürüstlük..Gerçekten herkesin sahip olamadığı bir erdem..Çok beğendim yazıyı başarılarınızın devamını dilerim..
YanıtlaSilÇok teşekkür ederim. Beğenmenize sevindim.
YanıtlaSil